Tarım Ticaretinde ve Tarifelerde Oyunun Kuralları Kimlerin Lehine Değiştiriliyor?

Tarım ticaretinde ve tarifelerde oyunun kuralları kimlerin lehine değiştiriliyor? Bu soru, Türkiye ve dünyadaki tarım sektörünün geleceğini belirleyen kilit faktörlerden biridir. Eğer derinlemesine bir inceleme yaparsak, tarımsal ticaret politikalarının büyük ölçüde belirli elit kesimlerin ve büyük şirketlerin çıkarlarına hizmet ettiğini görebiliriz.

Türkiye’de ve dünya genelinde, tarım sektörü uzun zamandır neoliberal politikaların baskısı altında. Serbest ticaret anlaşmaları, tarım sübvansiyonlarının dağılımı, ithalat ve ihracat politikaları birçok küçük ve orta ölçekli çiftçiyi büyük ölçüde dezavantajlı hale getirdi. Peki, bu oyunun kuralları nasıl değiştiriliyor ve kimlerin çıkarına çalışıyor?

Serbest Ticaret Anlaşmaları ve Küçük Çiftçiler

Serbest ticaret anlaşmaları, birçoklarını serbest piyasa ekonomisinin nimetlerinden yararlanma umuduyla cezbetti. Ancak bu anlaşmaların çoğu, küçük çiftçiler için yıkıcı sonuçlar doğurdu. Büyük tarım şirketleri, bu anlaşmalar sayesinde düşük maliyetli ithalatlarla pazara girebilme ve büyük miktarlarda sübvansiyonlardan yararlanma fırsatı buluyor. Öte yandan, küçük çiftçiler, yerli üretimi koruyan tarifelerin kaldırılmasıyla uluslararası rekabetle başa çıkmakta büyük zorluklar yaşıyor.

Tarım Sübvansiyonları ve Büyük Şirketler

Tarım sübvansiyonları, sektörü canlı tutmak amacıyla hükümetler tarafından sağlanan finansal desteklerdir. Ancak, bu sübvansiyonların dağılımı adil mi? Ne yazık ki, Türkiye’de ve dünya genelinde tarım sübvansiyonları genellikle büyük tarım şirketlerine ve elit kesimlere gidiyor. Küçük çiftçiler bu desteklerden yeterince faydalanamıyor, hatta çoğu zaman bu sübvansiyonlara erişim bile sağlayamıyor.

İthalat ve İhracat Politikaları

Tarım ticaretinde en büyük oyun değiştiricilerden biri de ithalat ve ihracat politikalarıdır. Türkiye gibi tarım potansiyeli yüksek bir ülkede bile, ithalat politikaları yerli çiftçilerin rekabet edemeyeceği gibi düzenlenmiştir. İthal ürünlere düşük tarife uygulanırken, yerli üreticiler yüksek maliyetlerle başa çıkmak zorunda kalıyor. Üstelik, yerli üretimin teşvik edilmesi yerine, tarım ürünlerinin ithalatı daha cazip hale getiriliyor.

Tarım Politikalarının Geleceği: Adil Bir Düzen Mümkün Mü?

Bu olumsuz tabloya rağmen, tarım politikalarının daha adil ve sürdürülebilir hale getirilmesi mümkündür. Bunun için öncelikle şu adımlar atılmalıdır:

  1. Küçük Çiftçilere Yönelik Destekler Artırılmalı: Tarım sübvansiyonları, küçük ve orta ölçekli çiftçileri destekleyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Bu destekler, büyük şirketlere değil, yerel üreticilere yönlendirilmelidir.

  2. İthalat ve İhracat Politikaları Gözden Geçirilmeli: Yerli tarımı koruyacak tarife politikaları uygulanmalı, ithalat yerli üretimi olumsuz etkilemeyecek şekilde düzenlenmelidir.

  3. Kooperatifleşme ve Yerel Üretim Teşvik Edilmeli: Çiftçilerin kooperatifleşmesi teşvik edilmeli ve yerel üretim desteklenmelidir. Böylece, güçsüz çiftçiler birlikte güç oluşturabilir.

  4. Tarım Eğitim Programları Düzenlenmeli: Çiftçilere yönelik eğitim programları düzenlenmeli, modern tarım teknikleri ve verimlilik artırıcı yöntemler öğretilmelidir.

Tarım ticareti ve tarifelerde oyunun kuralları değiştiriliyor ve ne yazık ki bu değişiklikler genellikle büyük şirketlerin lehine oluyor. Ancak, adil ve sürdürülebilir bir tarım politikası ile küçük ve orta ölçekli çiftçilerin de bu oyunda yer alması sağlanabilir. Bu da, toplumun genel refahını artırarak, sürdürülebilir bir tarım ekonomisinin temellerini atabilir.

Leave comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *.

×