Biyodinamik Tarımın İlham Veren Merkezi: İstafil Çiftliği’nde Üç Günlük Biyodinamik Tarım ve Antroposofi Eğitimi
İstanbul’un Çatalca ilçesinde yer alan İstafil Çiftliği, biyodinamik tarım ve antroposofi felsefesinin buluşma noktası olarak dikkat çekiyor. 27-29 Eylül 2024 tarihleri arasında gerçekleşen eğitim, Türkiye’de biyodinamik tarım ve organik tarımı benimseyen çiftçilere önemli bir ilham kaynağı oldu. Üç gün süren program, katılımcılara hem biyodinamik tarımın derin felsefesini hem de pratik uygulamalarını deneyimleme fırsatı sundu.
İstafil Çiftliği: Biyodinamik Tarımda Öncü Rol
İstanbul’da organik tarım ve biyodinamik tarım yapan sayılı çiftliklerden biri olan İstafil Çiftliği, Demeter sertifikası ile en yüksek biyodinamik standartlarını karşılıyor. Demeter Türkiye Biyodinamik Tarım Derneği’ni kurarak,2023 yılında Türkiye’nin ilk Demeter Uluslararası danışmanı olmaya hak kazanan Arzu Duran, yıllardır biyodinamik tarımın Türkiye’de yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor. Duran, çiftliği hem bir üretim hem de eğitim merkezi olarak konumlandırarak, doğanın döngüleriyle uyumlu bir tarım modeli sunmayı hedefliyor.
Biyodinamik Tarım ve Antroposofi Felsefesinin Temelleri
Biyodinamik tarım, Rudolf Steiner’in 1924 yılında geliştirdiği antroposofi felsefesi üzerine kurulmuştur. Bu tarım yöntemi, insan-doğa ve evren arasındaki ilişkiyi vurgulayarak tarımsal faaliyetlerin ekosistemle bütünleşmesini amaçlar. Eğitimde, biyodinamik preparatlar, ay döngüleri ve kozmik ritimlerin tarımsal üretime nasıl entegre edileceği üzerine detaylı bilgiler verildi.
İlk Gün: Biyodinamik Preparatlar ve Kozmik Uyum
Eğitimin ilk günü, İstafil Çiftliği’nin sahibi Arzu Duran’ın katılımcıları selamlayarak biyodinamik tarım ve organik tarım üzerine konuşmasıyla başladı. Ardından, Hans Supenkaemper tarafından verilen Rudolf Steiner ve Mikail’in Mektubu sunumu, katılımcılara derin bir teorik altyapı sundu. Gün boyunca yapılan atölye çalışmaları, katılımcılara biyodinamik preparatların hazırlanması ve toprağın enerjisinin nasıl artırılacağı konusunda önemli bilgiler sağladı.
Biyodinamik tarımın dikkat çekici yönlerinden biri, antroposofik felsefeye dayanan özel preparatlardır. Bu preparatlar, bitki, hayvan ve minerallerin belirli koşullar altında işlenmesiyle elde edilir ve toprağın verimliliğini artırmak, bitkilerin sağlıklı büyümesini desteklemek için kullanılır.
Örneğin Boynuz gübresi ve Boynuz Silika olarak bilinen arazi preparatları toprağı canlandırmak için kullanılır. Çok özel yöntemler kullanılarak hazırlanan kompostlar için kompost preparatları olarak bilinen, kozmik güçleri harekete geçiren ve farklı niteliklerin yükselmesini sağlayan; şifalı bitkilerden yapılan altı kompost preparatı mevcuttur: Civanperçemi, papatya, ısırgan otu, meşe kabuğu, karahindiba ve kediotu. Bunlardan dördü daha sonra hayvan organ kılıflarına sarılır ve beşi belirli bir süre boyunca toprağa gömülür ve fermente olduktan sonra bitkilere uygulanır.
Amaç, toprağın doğal süreçlerini canlandırmak, bitkilerin bağışıklık sistemlerini güçlendirmek ve biyolojik çeşitliliği artırmaktır.
Günün sonunda, Barbara Möri ve Anne-Lise tarafından gerçekleştirilen çember dansı etkinliğiyle katılımcılar, topluluk içinde enerjilerini dansla ifade etme fırsatı buldu.
İkinci Gün: Meditasyon, Astroloji ve Homeopati
Eğitimin ikinci gününde, Meditasyon ve “Tohum Metaforu” uygulamalarıyla katılımcılar, ruhsal bir yolculuğa çıkarıldı. Katinka Keresztes tarafından verilen “Çiçekler ve Işık Çiçekleri” atölyesi, katılımcılara doğayla daha derin bir bağ kurma fırsatı sundu.
Timea Gozstonyi ise Astroloji Huber Yöntemleri ve Homeopati üzerine sunduğu çalışmalarıyla katılımcılara, bireysel sağlık ve ruhsal dengeyi doğanın döngüleriyle uyumlu hale getirmenin yollarını gösterdi.
Anastasiya Mocharska ve Viktorya Mocharska’nın piyano konseri ise bu dolu dolu geçen günün mükemmel bir kapanışı oldu.
Son Gün: Ruhsal Kompost ve Tarımsal Uygulamalar
Eğitimin son gününde, katılımcılar Ruhsal Kompost üzerine çalışarak, tarımda fiziksel ve ruhsal döngülerin nasıl birleştirileceğini öğrendiler. Mehmet Çetin tarafından verilen “Sağlıklı ve Ekonomik Uygulamalar” ile biyodinamik tarımın sürdürülebilirliği vurgulandı. Arzu Duran ve eğitmenler, kapanış konuşmalarıyla biyodinamik tarımın gelecekteki potansiyelini tartışarak programı sonlandırdılar.
Türkiye’de Biyodinamik Tarımın Gelişimi ve Demeter Sertifikası
Türkiye’de biyodinamik tarım, 1990’lı yıllardan bu yana gelişim göstermiş ve organik tarım hareketleriyle paralel olarak yaygınlaşmıştır. Özellikle Ege Bölgesi’nde başlayan bu uygulamalar, 2018 yılında Demeter Biyodinamik Tarım derneğinin kurulması ile birlikte ivme kazanarak Türkiye genelinde bilinmeye başlanmıştır
Demeter Derneği; Demeter ve biyodinamik markasına ait standartların bilinmesi, uygulanması ve sertifikasyon aşamalarında danışmanlık veren bir kuruluştur. Demeter standartları, Türk ve EU standartlarını kapsamanın yanı sıra yalnızca biyodinamik tarıma özgü mevsimsel döngüler ve bazı temel uygulamaları da içermektedir.
Demeter sertifikası ile temsil edilen biyodinamik sertifikasyon, organik standartları içerir ancak aynı zamanda ek biyodinamik uygulamalara bağlılık da gerektirir. Bir başka deyişle,
‘’Her biyodinamik tarım ürünü hem organik hem de rejeneratiftir. Ancak organik ya da rejeneratif olan her ürün biyodinamik değildir.’’
Bu sebeple, Demeter sertifikası biyodinamik çiftlikler için prestijli bir konuma sahiptir.
Yurtiçi Pazarlarda Satış için;
- Demeter KGS Türkiye sertifikası ile Demeter standartlarında ve yurtiçi piyasalar için üretim yapmak isteyen çiftçilerimiz, Demeter Türkiye Biyodinamik Tarım Derneği’ne başvurarak, Katılımcı Garanti Sistemi (KGS) sertifikasyon sürecine ve eğitimlerimize katılarak sertifika alabileceklerdir.
İhracata Yönelik Satış içinse;
- Uluslararası Demeter sertifikası almak isteyen çiftçilerimizin, Türkiye ve AB Organik üretim sertifikalarını almaları gerekmektedir. Daha sonra Demeter Uluslararası tarafından yetkilendirilmiş danışmanlar eşliğinde biyodinamik tarıma dönüşüm süreci başlar.
İstafil Çiftliği: Türkiye’de Sürdürülebilir Tarımın Öncüsü
İstafil Çiftliği, Türkiye’de biyodinamik tarım uygulamalarını benimseyen en önemli çiftliklerden biri olarak öne çıkıyor. Demeter sertifikalı bu çiftlik, sürdürülebilir ve ekolojik bir tarım modelini hayata geçirirken, Arzu Duran’ın liderliğinde Türkiye’de biyodinamik tarımın yaygınlaşmasına katkı sağlıyor. Çiftlikte düzenlenen eğitimler, bu alanda öğrenmek ve gelişmek isteyen çiftçiler ve tarım meraklıları için büyük bir fırsat sunuyor.
Hande Turan, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olup, tarımla uğraşan bir ailenin çocuğu olarak büyümüştür. Şu anda Anadolu Üniversitesi’nde Marka İletişimi üzerine eğitimine devam eden Hande, hem ulusal hem de yerel medya kuruluşlarında muhabirlik ve editörlük yapmış, TRT’de radyo ve özel bir televizyon kanalında dış yapımlarda görev almıştır. Tarım ve iletişim dünyasını birleştirerek, sürdürülebilir tarım uygulamalarını ve yerel üreticilerin hikayelerini geniş kitlelere ulaştırmayı hedeflemektedir.